Hayatını İslami kurallar üzerine bina eden şairimiz, Milli Mücadelede bizzat görev alacak kadar vatan sevdalısı, istiklale ulaşmak için bir mücadele cephesi olan İttihat ve Terakki'nin sadece doğru bulduğu görüşleri için ant içecek kadar gerçeğe vakıf ve zerre para almadan bir milletin İstiklal Marşını yazıp "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın" diyecek kadar da benliğini vatanına ve Allah'ına teslim edecek derecede bir kuldu. Burdur mebusu sıfatıyla TBMM’ye seçilen şairimiz meclisin bir istiklal marşı güftesi için açtığı yarışmaya katılır ve 724 şairin arasında 17 Şubat 1921'de yazdığı İstiklal Marşı, 12 Mart'ta birinci TBMM tarafından kabul edilir. Sakarya zaferinden sonra kışları Mısır'da geçiren Mehmet Akif, yeni yönetimin uygulamalarını tasvip etmediği için Mısır'da sürekli olarak yaşamaya karar verir. 1926'dan başlayarak Cami’ül-Mısriyye'de Türk Dili ve edebiyatı müderrisliği yapan Mehmet Akif Ersoy, siroz hastalığına yakalanır. Hava değişimi için 1935'te Lübnan'a, 1936'da Antakya'ya birer gezi yapar ve yurdunda ölmek isteği ile Türkiye'ye döner. İstanbul'da Hakk'ın rahmetine kavuşur. Federasyon olarak bir milletin var olma mücadelesinin simgesi olacak İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle anıyoruz. |